KAYBEDECEK BİR YILIMIZ YOK
Siyaset ve ekonomi, halkın refahı için birlikte hareket etmeli

Türkiye’de siyaseti ekonomiden, ekonomiyi de siyasetten ayrı düşünmek mümkün değil. Birinde yaşanan dalgalanma, diğerini de doğrudan etkiliyor. Bugün yaşadığımız tablo, bunun en somut örneklerinden biri.
Ekonomi cephesinde uzun süredir yüksek enflasyon, alım gücünün erimesi ve işsizlik kaygısı gündemin en ön sırasında. Vatandaş pazara, markete gittiğinde bunu bizzat yaşıyor. Siyaset ise bu tabloya yön verecek adımlar atmakla yükümlü. Ancak çoğu zaman tartışmaların, kısır çekişmelerin ve günü kurtarma politikalarının öne çıktığını görüyoruz.
İktidar, ekonomik sıkıntıları çözmek adına farklı programlar açıklıyor. Fakat bu programların sahadaki yansımaları henüz beklenen sonucu vermiş değil. Muhalefet ise durum tespitlerini gayet güzel yapıyor, bunu inkâr etmek mümkün değil. Fakat halk olarak zaten ne yaşadığımızı biliyoruz. Sadece sıkıntıları tekrar etmek, muhalefet olmanın gereğini yerine getirmez. Asıl beklenen; kalıcı çözümler üretmek, halkı refaha çıkaracak alternatif fikirler ortaya koymaktır.
Ben inanıyorum ki muhalefet gerçekten uygulanabilir, güçlü projeler geliştirdiğinde iktidar partisi de buna kayıtsız kalmayacak, belki de hemen harekete geçecektir. Çünkü ülkenin geleceği için iyi fikirlerin kimden geldiği değil, millete faydası önemlidir. Ancak bugün herkes konuşuyor; sanki yarın koltuğa otursalar, ilk iş olarak geçmişin muhasebesini yapacaklar. Oysa kaybedecek bir yılımız daha olmamalı. Geçmişte ne yaşandığını halk zaten biliyor. Bundan sonra ihtiyaç duyulan şey; önümüze bakan, çözüme odaklanan ve millete umut verecek siyaset anlayışıdır.
Kısacası; ekonominin düzelmesi siyasetin sorumluluğunda, siyasetin sağlıklı işlemesi de ekonominin gücüne bağlıdır. Bu iki alanın birbirini beslediği gerçeğini unutmadan, günübirlik tartışmalar yerine uzun vadeli çözümler üretmek şarttır. Milletin beklentisi de tam olarak budur.
Bu benim nacizane fikrimdir.

Mecit Bayton
Eğitimci – Turizmci
Köşe Yazarı