KILIÇ’TAN KAHRAMANMARAŞ DESTÂNI KURTULUŞA ARMAĞAN - Maraş46 | Kahramanmaraş Haber | K.Maraş Gündem Son Dakika HaberleriMaraş46 | Kahramanmaraş Haber | K.Maraş Gündem Son Dakika Haberleri

7 Mayıs 2024 - 04:51

KILIÇ’TAN KAHRAMANMARAŞ DESTÂNI KURTULUŞA ARMAĞAN

KILIÇ’TAN KAHRAMANMARAŞ DESTÂNI KURTULUŞA ARMAĞAN
Son Güncelleme :

11 Şubat 2021 - 7:37

1 EŞSİZ ŞEHİR
Hamd edelim Yaradan’a.
Sonsuz şükür olsun O’na,
Salât selâm Peygamber’e.
Gökte yerde seçkin Er’e.
Âlin’e hem ashâbına,
Derim ki, onlar adına
Dinleyiniz ey kardeşler;
Anlatayım size bir yer.
Bugününü ve dününü,
Gelmiş, geçmiş bütününü.
Dağı ovası havası,
Burdadır her şeyin has’ı
Yıllanır dağlarında kar
Münbittir zümrüt Ova’lar.
Güneş toprak hava ve su,
Bunlar bereket olgusu.
Hepsi bulunur burada.
Eksiksiz ve bir arada.
Ceyhan da burda oluşur
Birçok kol alır, gelişir.
Temiz ve bol sular, çağlar
Her yer yeşil, bahçe, bağlar
Nergizli hem mor sûmbüllü,
Çiğdemli, güllü bülbüllü.
Engininde turaç seker,
Yükseğinde keklik öter.
Ormanlar cennetten köşe,
Çam, Ardıç ve Sedir, meşe.
Altları çimen bezeli,
Çiçeklerin en güzeli.
Kurda, kuşa mekân olur,
Sanırsın düğün kurulur.
Sebze tahıl ve bakliyat,
Akla gelen her tür irâd,
Bitki, meyve kim ne arar,
Pamuk, biber, elma ve nar,
Kaysı, zeytin, hurma, incir,
Vişne, kiraz sayma bir, bir.
Çeltik, keven daha nesi,
Sanki botanik bahçesi.
Mutfağında neleri var,
Sofralar almaz, gelir dar.
Hele meşhur dondurması,
Bal. salep ve süt karması.
Barajlar, göller, yaylalar,
Bir değil, her yerinde var
Sehil, yayla yan yanadır,
Öğmüş yaratmış ol Kâdir.
Dört mevsim hepten yaşanır.
Gören “Bağ-ı İrem” sanır.
Esmâ’sı tezahür etti,
Göklerle yeri var etti.
Muntazam ve hesaplıdır,
Sayısız esrar saklıdır.
Sulara, dağlara, düze,
Deste deste, dize dize,
Her nimeti bize vermiş,
Önümüze yayıp sermiş.
Bura mamur, plânlıdır,
İnsanları irfanlıdır
Tarım, sanat, hayvancılık,
Sanayisi, balıkçılık,
En temel geçim yoludur
İktisâd’ının koludur.
Ticâreti vardır birde,
Alır – satar Dış’a, yurd’a.
Dünyayla bağlıdır bura,
Köy, kasaba, ilçe, yöre,
Pehlivanlar yatağıdır,
Erdemliler otağıdır.
İçmece, ılıca’ları,
Vardır, şifalı suları.
Emsallerinden de önde,
Ekinözü ve Zeytin’de.
Herkes buralara gelir,
Dertlerine deva bulur.
Maden yatağı, hârâsı,
Afşin, Elbistan yöresi.
Yeşil Göksun ve Andırın,
Manzarayı gelin görün.
Cerit, Türkoğlu, Pazarcık,
Ve yukarı Nurhak’a çık,
Bin bir çeşit nimet dolu,
Dile gelir Anadolu.
Altında veliler yatar,
Yurdun kalbi burda atar.
Mert ve sıcak insanları,
Methe imkân yok bunları.
Güzelliklerin set’i dir,
Cihân’ın bir Özeti’dir.
Kahramanmaraş Destanı İmran KILIÇ
Kahramanmaraş Milletvekili
2 TARİHİMİZ ve TALİHİMİZ
İşte bu yerler, bu şehir,
Tarihlerle yaşar gelir.
Evvel Hitit’liler kurdu,
Asur, Med, Pers, devran sürdü.
Bir ara Gurgum denildi,
Markası diye anıldı.
Büyük İskender de geldi,
Hânümân’a sahip oldu.
Kapadoklar’la Kommegan,
Roma, Bizans geçti burdan.
Ashâb-ı Kehf’de bu anda,
Uyur, yerleri Afşin ‘da.
Kur’ân ‘da geçer kıssa’sı,
Vardır çağlara hisse’si.
Germenika, Marasion,
Şereflendi, İslâm ‘la son.
Şudur değişmeyen gerçek:
Günler döndü ve dönecek
Yeni eskir, doğan ölür.
Dünya kimden kime kalır.
Yer yüzünü gezin, gelin,
Olanlardan İbret alın.
Kaç defa doldu, boşaldı,
Kavimlerden kavme kaldı.
Fıtri ve ezeli karar,
Bâzısın bâziyle savar.
Gelen geçer, konan göçer.
Direnenler kalır nâçar.
Bin mülkü yok eden felek,
Aynısını; yapsa gerek.
Mazi milletler türbesi,
Yutup Öğüttü herkesi.
Saltanatlar fena bulur.
Cihangirler turâb olur.
Saltanatlar fena bulur.
Cihangirler turâb olur.
Saltanatlar fena bulur.
Cihangirler turâb olur.
Devrân döner zaman gelir,
Kimse bilmez kim ne olur.
Yıkılmaz denen yıkılır,
Heba olup yerde kalır.
Dünya, kendi dellâlıdır.
Denîdir, diller lalıdır.
Aldırır, hem de sattırır,
Sana seni aldattırır.
Kaç ellerden geri kaldı,
Kim bıraktı, kimler aldı.
Çok da önemli bura’sı,
Çünkü âhiret mezrası.
Ne bulacak isek orda,
Önden gider hepsi burda.
Denenir ve sınanırız,
Kaybeder, ya kazanırız
İşin sonu Rabb’e gider,
Mü’minlere yardım eder.
Dört Halîfe döneminde,
Muâviye zamanında,
Fethetti burayı Hâlid,
Çünkü o gerçek Mücâhid.
Bir ünvânı da Seyfullah,
Râzı olsun O’ndan Allah.
Hem sahâbî Mâlik Ejder,
Makâm oldu O’na bu yer
Eb ve ecdâd, adı yaşar,
Yâdıyla gönüller coşar.
Gelip geçti kendi burdan,
Makâmı verir bize şan.
Dâim ziyâret ederiz,
Gittiği yolu güderiz.
Arada bir düşman vurdu,
Fakat tekrar imar gördü.
Eskilerde deprem olup,
En az kırk bin kişi ölüp.
Kalmadı taş üstünde taş,
Bu yüzden denildi Mer’aş.
Bâzan da yeri değişti,
Ama yeniden gelişti.
Neler oldu Nuh’dan beri,
Araştır bak tarihleri.
Daha da gör neler olur,
Dünya halden hâle kalır.
Atabek,Dânişmendî’ler.
Yurt eyledi Selçûkî’ler.
İlhanlı, Moğollar kaldı,
Onlardan Memlûklu aldı
Bur’da bir Beylik kurdular,
Adın Zülkadir vurdular.
Oğuz’un Bozok Kolu ‘ndan,
Kökleri Türkmen İli’nden.
Bir zaman oldu kargaşa,
Düştü kardeşler gardaşa.
Nice eserler yaptılar,
Tarihlere bıraktılar.
Birçoğu hâlâ ayakta,
Sevgileri yaşar halkta.
Eb ve ecdâd, adı yaşar,
Yâdıyla gönüller coşar.
Her an nâmları söylenir,
Onlara dua eylenir.
Bütün gelip geçenlerin,
Çok izleri var bunların.
Cami, köprü, höyük, kale,
Lahit, sütun neler hele.
Hepsi tarih, baştan basa,
Bak da ibret alıp yaşa.
Herkes eseriyle yaşar,
Nasıl da bir çığır açar,
Yaşadığı gibi ölür,
Aynı da öyle dirilir.
Defter’leri açık kalır,
Sevap, ya vebâl yazılır.
Zayi olmaz sevap günah
Rahim Allah olsun penah
Ordusuyla gelip Timur,
Bu bölgeye verdi emir.
Şanlı Osmanoğulları,
Düştü buraya yolları,
Yavuz Selim emri ile,
Hadım Sinan girdi İl’e.
Atandı bir Umûm Vâli,
Düzeldi Kent’in ahvâli.
Yollar hep burda kesişti,
O yüzden refah gelişti.
Gelir artıp sebil oldu,
Ahâlînin yüzü güldü.
Birliğini elden koma,
Sonra yaşanır Melhame:
Âhîr zaman fîtnesidir,
Şeytanın kışkırtmasıdır.
Her şeyini siler gider,
İki dünya olur heder
Kahramanmaraş Destanı İmran KILIÇ
Kahramanmaraş Milletvekili
3 ABDAL HALİL AĞA
Kabaran sular duruldu,
Burda eyalet kuruldu.
Sağlandı sulh, durdu savaş,
Zulkadriye oldu, Maraş.
Tanzimat’la geldi Sancak,
İşler sarpa sardı ancak.
Koynundaki yılan, çıyan,
Sahibine verdi ziyan.
Gizli hâin, açık zâlim,
El ele verirler dâim.
Dış ve iç düşman birleşti,
Halk’ın işleri zorlaştı.
Diyenler demiş şu sözü:
Karga besle oysun gözü.
Zuhur etti kanlı günler,
Masal oldu mutlu dünler.
Mutâreke’yle beraber,
Ülke’yi kapladı keder.
Müstevliler anlaştılar,
Memleket’i paylaştılar.
Böyledir feleğin işi.,
Her zirvenin var, düşüşü.
Kimler n ‘olmuş, kimler n’ola
Aslan boğdurur çakala.
Önce İngiliz’ler geldi,
Kara gün kapıyı çaldı.
Geldikleri o acı gün,
Yapmak istediler düğün.
Ama Abdal Halil Ağa,
Düşmedi, hain tuzağa.
Söyledi de şu sözünü,
Kazandı halkın özünü:
“Sarı altınlar İstemem,
Davul doldurulsa yemem.
İsteğiniz ne vahşidir,
Çomak vurmam, din bahsi’dir.
Gardaş bağrını delemem,
Onlar ağlarken gülemem.
Müslümanlar din gardaşım,
Yok szinle benim işim.”
Bu sözleri dediği an,
Kazandı bir kaybolmaz nam
Kahramanmaraş Destanı İmran KILIÇ
Kahramanmaraş Milletvekili
4 SÜTÇÜ İMAM
Onlar çekilip gittiler,
Fransız’a terk ettiler.
Bunlar hemen geldi bile,
Verdi hâinler el ele.
Köşe köşe, bucak bucak,
Söndürdüler birçok ocak.
Fitne ve fesat yaydılar,
Nice canlara kıydılar.
Öz ağladı göz ağladı,
Bütün halk kara bağladı.
Bu olanlar sırasında,
Uzunoluk yöresi’nde.
El uzattılar namusa ,
Mazlûmları sardı tasa.
Ama bunlar Rabb ‘den değil,
Kabahati kendinden bil.
Kula zulmetmez Mevlâ ‘sı,
Çektiği kendi cezası.
Gereken tedbir’i almaz,
Kusurlara mâni olmaz.
Üç beş gayret çare değil,
Yek vücud olmalıdır bil.
Açıklar artar genişler,
Takdir’de hükmünü işler.
Düşmana fırsat verilir,
Belâ ‘da umumi gelir.
Suçlu, suçsuz demez iner.
Kuru ile yaş da yanar.
Kırılmasın direnç ancak,
Sen işlerin sonuna bak.
Her şeyde de bir hikmet var,
Şimdi herkes çare arar.
Zulüm millete hız verir,
Uyuyan dev’i uyarır.
Düşmana ilk karşı koyan,
Çakmakçı Said adlı can,
Onlar arasına daldı,
Yaralanıp şehit oldu.
O’nu gören Sütçü İmam,
İçimizden bir kahraman,
Kireçcizade’dir kendi,
Babası Ömer Efendi.
Bu canileri hakladı,
Şerefimizi pakladı.
Nâmusdur bizlerde kadın,
Bu böyledir, bugün ve dün.
Cennet ayağna serilir,
Uzanan eller kırılır.
Düşman takip ettiğinde,
Ve izini güttüğünde,
Bertiz O’nu kucakladı,
Mert evladını sakladı.
Vermedi nâmert eline,
Aynısını yapar yine.
Günlerce Bertiz’de kaldı,
Tüm köylere varıp geldi
Çete topladı buradan,
Cancık’a geldi oradan.
Arkadaşlarıyla yine.,
Saldırdı düşman inine.
Sonuna kadar savaştı,
Ünü her yere ulaştı.
Savaş sona erdiğinde,
Sulh dönemi girdiğinde,
Tertiplenir bir merasim,
Toplanılır kısım kısım
Büyük şenlikler yapılır,
Kaleden toplar atılır.
Ateşleyen Sütçü İmam,
Gümbürtüler pek de yaman.
O anda bir şeyler oldu,
Çalışan top susup kaldı.
Namlusuna baş eğerek,
Neyin nesi bu, diyerek,
Tetkik edip baktığı an,
Ateş parladı oradan.
Kafasından yara aldı,
Burç’tan yere düşüp kaldı.
Hastaneye götürdüler,
Tam onbeş gün yatırdılar.
Bir şey yemedi, içmedi,
Konuşmadı, göz açmadı.
Onbeşinci gün sonunda,
Baş eğdi ecel önünde.
Ayrılık zamanı geldi,
Gazi İmam, şehit oldu.
Çınarlı Cami’de yatar,
Yüreğimiz orda atar.
Ziyaretine gideriz,
Dua okur, yad ederiz.
Adı her yere konuldu,
Şehrimizle özdeş oldu.
Rahmet eylesin ol Ganî,
Cennet olsun hem mekân’ı.
Dâva ‘sı yerde kalmasın.
Emeği zâyî olmasın
Kahramanmaraş Destanı İmran KILIÇ
Kahramanmaraş Milletvekili
5 BAYRAK OLAYI
Şimdi de bayrağım indi.
Görenlerin kanı dondu.
Kısakürek Mehmet Ali,
Kalem tutanlardan eli.
Hazırladı bir bildiri.
Hiss-i imân olsun diri.
“Hazır ol vaktine millet
Öldürüyor din’i illet
Hürriyet meş ‘alen bayrak.
İndirildi kale’nden bak.
Öyle bir kenara kondu
Yok mu gayret sizde şimdi?
Sancağı tekrar asalım.
Cani düşmanı süselim.
Tevekkül edin Allah’a.
Kıramaz düşman bir daha.”
Çağırı yerini buldu
Duyan akın akın geldi.
Halk Ulucami’ye aktı.
Cuma günü öğle vakti.
Ezan, Sâlâvât verildi.
Hak dîvânı ‘na duruldu.
Saf tuttular genç ve koca
Hutbe sundu Rıdvan Hoca
Başkası’dır, diyen de var.
Münâkaşa getirmez kâr.
Kim demişse, denene bak.
Gerisin tarih ‘e bırak.
Öz olarak şunlar dendi
Söylenen sanki fîgândı.
“Esirler Cuma kılamaz.
Caiz değil bize namaz
“Cemaat içinden biri,
Haykırdı aynı sözleri,”
Bayraksız Cuma kılınmaz.
Kılarsak kabul olunmaz
” Uğuldadı saflar bir bir,
Getirildi hemen tekbir.
İman kavgası güdüldü,
Kale’ye hücum edildi.
Ak sakallı sakat bir zat.
Şöyle deyip etti feryat
“Haydin babam vatan günü
Kavgayla Kurtarın dini”
Denenler halkı coşturdu
Aşılmaz engel aştırdı
Hücum etti bütün millet.
Parçalansın diye zillet.
Bir hamlelik kapışmayla.
Silah- süngü çatışmayla.
Düşman direnci yıkıldı,
Kale burcuna çıkıldı.
Zalhacoğlu Osman Erşan,
Bayrak asarak aldı şan.
Silah ile inen sancak
İman ile çekildi bak.
Bunu seyreden Ahâli,
Akıttılar sevinç seli
Bilmediler ne olsunlar,
Ağlasınlar ve gülsünler
Kahramanmaraş Destanı İmran KILIÇ
Kahramanmaraş Milletvekili
6 KURTULUŞUMUZ
Bıçak kemiğe dayandı.
Evler barklar od’a yandı.
Olaylar artıp gelişti,
Hissemize savaş düştü.
Her tür hazırlık görüldü.
Millete taktik verildi.
Şu sözler düşmedi dilden.;
“Vatan bırakılmaz elden
Bizlere olmadan mezâr.
Olamaz düşmana gülzâr”
İşgalciler saldırdılar.
Gördüğünü Öldürdüler.
Cadde cadde, sokak sokak,
Döğüş oldu satır – bıçak.
Bir yanda da açlık, soğuk
Perişandı çoluk çocuk
Çekilindi dağ ve yamaç.
Bu çıkışa dendi “kaç, kaç”
Mustaz’aflar dua eder,
Allahümme yâ Vedûd der.
Gâvurlara verme umud.
Elin bağla dilini tut.
Kahbe düşman sonuna bak.
Elbet bura kurtulacak.
Yirmi iki gün ve gece.
Savaş yapıldı böylece.
Köylere bile yayıldı,
Düşman Cihad’la kovuldu.
Oniki Şubat günü ‘nde,
Sabah’ın erken deminde.
Zulmet perdesi yırtıldı,
Maraş böylece kurtuldu.
Hak arayan yardım görür
Geceler günü doğurur
Memleketin her bir şeyi
Gayretimizin ekmeği
Gece gündüz hiç durmadan
Şevkle isteriz Mevlâ’ dan
Bu dünyada hiçbir kulu
Etmesin vatan yoksulu
Sanmayın olan bu kadar
Şu size anlatılanlar
Bir de Zeytûn olayı var,
Fındıcak, Geben ve de Şâr,
O da önemli o kadar.
Anlatmaya vaktimiz dar.
Burda da destan yazıldı.
Yılanın başı ezildi.
Korkak olur hep hâinler
Şahit buna dün bugünler
Zalimler payidar olmaz.
Mazlumların ahı kalmaz.
.
Kim zulümle âbâd olur.
Onun sonu berbâd olur.
Kim de halka verse keder,
Ona Mevlâ gazab eder
Gönderir de nusretini.
Kırar düşman savletini
O Kahhâr’dır eder kahir
Bu böyledir evvel âhir.
Hak sillesi sedasızdır
Gelirse de devasızdır
Bozulmasın dersen denge
Hazırlıklı bulun cenge
Tedbir alıp eğitim yap
Böyle diyor “ kutsal kitap”
Zayıf ata sinek tüner
Düşman sırttan güçle iner
Kavî olup sulha girin
Topluca huzura erin
Zor nice tuzağı bozar
Güç olmasa düşman azar
Zulüm etse bir dağ dağa
Düşer, kalkamaz ayağa
Alev olsun parlak, iri.
Küle kalır onun yeri.
Yaptıktarı kalmadı kâr.
Bir de bunun ötesi var.
.
Bayram oldu bize o gün
Kutluyoruz dün ve bugün.
Her yer donanır, döşenir.
Geçmiş anıyla yaşanır.
Küçük, büyük kentimize.
Toplanırlar semtimize.
Bir büyük Seyrân kurulur.
En az bir hafta sürülür.
Olandan ibret alınsın.
Nesilden nesle salınsın.
Yoksa tarih tekrar eder,
Belki dünkünden de beter
Su uyur düşman uyumaz.
Fırsat bulsa öcün komaz.
Su duvarı dipten yalar.
Ve de onu yere çalar.
Hor görüp de düşmanını.
Verme ha alçak yanını.
Güne göre tavır alır.
Kovdum dersin, geri gelir.
Çağlar değişse de öyle.
Değişmez gerçek bu böyle
Kahramanmaraş Destanı İmran KILIÇ
Kahramanmaraş Milletvekili
Şehit-Gazi yâd edelim
Ruhlarını şad edelim
Örgütlediler gazâyı,
Aslanbey,Ali Sezâî,
Kurtuluşun önderleri
Unutulmaz değerleri
Götürmediler vebâli
Cennet ve Çuhadar Ali.
Her ikisi de mücâhid
Biri gazi, biri şehit
Heyet toplayıp gizlice,
Veziroğlu Mehmet Hoca,
Çok hayırlı iş işledi
Mücadele ateşledi
Pişkinzâde Ali Rızâ
Geceyi katıp gündüze
Düşmanlara pusu kurdu
Onları yoldayken kırdı
Kuyucak’ta Mıllış Nuri,
En yiğit bir savaş eri.
Düşman siperini aştı.
Yaralanıp şehit düştü.
Rüyasında gördüğüne,
Kavuşarak erdi üne.
Türkoğlu, Doktor Mustafa.
Evliya var, bir de daha.
Molla Abdulkadir’ler,
Daha adsız, sansız erler
Yusuf Çavuş ve Abdullah,
Birde Muallim Hayrullah
Bunların da kimi şehit
Kimileri de mücâhid
Karakız’la Yörük Selim.
Kadıoğlu’nda söyleyelim.
Benli Ali, Eşbah Osman,
Bunlar da bıraktılar nam.
Zülkadiroğlu, Bombacı,
Mahmut Bey, Çuhadar Hacı.
Bayazıtlar,Arif Şişman,
Lütfi Bey’le Seyyid Duran,
Hâfız Ali,Nâsır Mehmet,
Tekerekzâde ve Re ‘fet
Karaküçük ve de Beşen,
Kocabaş’ta var çalışan
Âşıkloğlu Senem Ayşe,
Bir de Fatmalı Devriş’e.
Eloğlu’lu Ede’lere.
Pazarcık’lı Çetelere.
Erkek- kadın nicesine,
Çocuk genç ve kocasına.
Köylüsüyle Şehirlisi,
Yabancısı ve yerlisi.
Adlı adsız hepsine.
Mekân olsun kalp ve sîne.
Andığımız merdâneler
Neler çekti, gördü neler
7 KAHRAMANLARIMIZ
KURTULUŞUMUZ
Kahramanmaraş Destanı İmran KILIÇ
Kahramanmaraş Milletvekili
Hak uğruna olan Şehit,
Bugün o gün Bedir, Uhud.
Onlara ölü demeyin,
Peşlerinden gam yemeyin.
Sanki mezara girmezler
Kıyâmeti hiç görmezler
Belki dipdiri yaşarlar
Bilmeyenlerse şaşarlar
Yaptıkları ne büyük iş.
Ukbâ’da alırlar bahşiş.
Günahları af olunur,
Naîm Köşkü’ne konulur.
Cennet nimetleri yerler
Üzülmezler, sevinirler.
Tekrâren dünyaya gelip.
Hak uğruna canın verip.
Almak isterler mükâfât.
Cennet içinde olmak şâd.
Çünkü onlar acı duymaz.
Belki ısırık kadar az
Kullara olan borcuna,
Kefildir Rabb ‘leri buna.
Borçlusunu memnun eder,
Şehide çektirmez keder.
Firdevs üstünde uçarlar,
Şarâb-ı Tahûr içerler
Cennetlere girer iken.
Ora İçin hasret çeken
Yetmiş yakını ‘nı alır
Beraberce dâhil olur.
Aman Allah ne büyük şan.
Bu işin bedelidir can.
Ama öyle ucuz değil.
Âmentüyle olur ha bil.
Hem, şehidlik, hem gâzilik,
Kabul etmez Mürâîlik.
Gösterişle olmaz bunlar
Yoksa heder olur kanlar.
O kan ki büyük hediye.
Sunulacak Son Nebî’ye.
Rasûlümüz ‘ilk gazi’dir.
Gidilen O’nun izi’dir.
Şehit Ecri ki Gâzî’ye.
Verilir, hak etti diye.
Onlar da aynı savaşa.
Katılırlar koşa koşa.
Niyetleri şehit olmak,
Kevser Havuzu ‘na dalmak.
Ama ecel gelmeyince.
Hak’dan emir olmayınca
Kişi yatağında ölür.
Şehit mükâfâtı alır.
Kıymetliyse iş ne denli.
Niyet ondan da önemli.
Şunu bilin ki yârânlar.
Makbûldür dökülen kanlar.
Din nâmus ve de vatan’ı
Kurtarır bunların kan’ı
Kıyâmet Günü ‘ne kadar
Mücâdele devam eder.
Hak her zaman galip gelir
Bâtıl ise zâil olur
Ve yine o güne kadar,
Bu yolda bir millet gider.
Bu nizâmı kuran, kurdu.
Kalem kırıp defter dürdü.
Hikmetinden suâl olmaz.
Teşvîş eden huzur bulmaz.
8 ŞEHİD ve GAZİLERİMİZ
Kahramanmaraş Destanı İmran KILIÇ
Kahramanmaraş Milletvekili
Gevşemeyin, üzülmeyin,
Gayretkâr olun, yılmayın.
İnanç olsun siperiniz
Eğilmesin hiç seriniz.
El – ayak Öpüp dizüstü
Sürünmeyin ha yüzüstü
Ayakta ve dimdik olun
Belki bu hal üzre ölün
Şu söz hep söylene gelir
“Kahraman ayakta ölür”
Bu yüzden de nâmı kalır
Tarihlere şânı kalır
Savaş inanç ölçüsüdür
Sebâtsa onun süsüdür
Malı canı edin fedâ
Böyleydi ğuzât – şühedâ
Cennet zorluğun ucunda
Hak edenin avucunda
Güçlüklerle deviniriz
Zafer bulur seviniriz
Huzur güven böyle gelir.
Korkak İki kere ölür
Tevfîk ise Allah’tandır
Ölü rûha yeni candır
Ulu Yezdân bize yeter
Elimizden hep o tutar
Yeter ki lâyık olalım
“Hâk Yolu’na koyulalım
Bu yoldadır ekmek umut.
İlim, irfan ruhlara kût.
Aksi hezîmet demektir
Dünya ahret gam yemektir
Şu sözlerimi duyunuz.
Kulağınıza koyunuz.
Yoktur böyle Dünya’da bil,
İstiklâl Madalyalı İl
Kendini Kurtaran Şehir.
Kahraman’dır, çekmez kahir.
Geçmişi unutma ama
Oraya takılıp kalma.
Doğru mâkûl tut da bir yol
Durma yürü bahtiyâr ol.
Ama zahmetli seferdir.
Dayan ha sonu zaferdir
Kim ki çabasın artırmaz
Etrafı onu kurtarmaz.
Asıl görev yeni başlar
Çoktur yapılacak işler.
Önce plân kurulmalı.
Proğrama alınmalı.
Hedef doğru konur ise
Gayret fazla olur ise.
Başarmamak mümkün değil.
İnan ve işine eğil.
Israrla damlayan sular
Mermerleri bile deler
Bu damlalar birleşince
Sel olup da irleşince
Her bir şeyi öne katar
Ummân olup arzı tutar
İp de ipken taşı kesse.
Yok mu bundan bize hisse
Ferhat gibi azimkar ol,
Maksûduna bulursun yol.
Bir dalga sâhile erdi,
Söylenip şu dersi verdi:
Yok olurum durur isem.
Var olurum yürür isem.
Hisset, terle ve çek zahmet
İnecektir derhal rahmet
Hâlik bile dâim faâl
Hareketsiz mahlûk muhal
Karıncadan ibret alın
Ne yorulun, ne de yılın
Karşılayın yazdan kışı
Aksatmayın sakın işi
Yollarda kalır yorulan.
Şu duygu olsan parolan:
Bir şey ki yapılacaksa,
Ve mutlaka olacaksa,
Ben değilsem kim yapacak?
Tek çiviyse de çakacak,
Şimdi değilse ne zaman,
Yapacağım deyip davran.
Tomurcuk tutmayan ağaç,
Odun olur gözünü aç.
Günlerimiz denk olmasın.
Yöremiz geri kalmasın.
Ayrılıkları atalım.
Gücümüze güç katalım.
Bölünmeyin de, birleşin.
Kök gövde, dalla gürleşin.
Kime olsa yardımcı yâr,
Çiftine gelir dünya dar
Duvar olmaz yalınız taş.
Yaslanalım, gelin gardaş.
Tek bir arı bal yapamaz.
Yenilir, petek tutamaz.
Rahmet vardır toplulukta.
Ayrılmayın bir olup da,
Yek vücût gayret edelim.
Büyük dâvâlar güdelim.
Geriliğe açıp savaş,
Her konuda olalım baş.
Bu da Bilgi,işle olur.
El ele verişle olur.
Kalkınalım mânen, madden.
Oluru da budur cidden.
Merkez, İlçe hep el ele,
Yürüyelim İstikbal’e.
Her dem maksûda erelim.
Dünyâ ahret gün görelim.
Bir de hak yerini bulsun.
Büyük şehrimiz kurulsun.
İstenenler yerin bulur,
Ççalış ki bak neler olur.
Bu yer neslimize kalsın.
Kahraman Kent mâmur
olsun
İmran Hoca’nın son sözü:
“Koru Rabbim cümlemizi.
Yüce Muhammed’ül-Emîn,
Şefâat et bize. Âmîn!

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
reklam