KSÜ’den 5 Mayıs Ebeler Günü ve Dünya Astım Günü Bilgilendirmesi - Maraş46 | Kahramanmaraş Haber | K.Maraş Gündem Son Dakika HaberleriMaraş46 | Kahramanmaraş Haber | K.Maraş Gündem Son Dakika Haberleri

28 Mart 2024 - 13:54

KSÜ’den 5 Mayıs Ebeler Günü ve Dünya Astım Günü Bilgilendirmesi

KSÜ’den 5 Mayıs Ebeler Günü ve Dünya Astım Günü Bilgilendirmesi
Son Güncelleme :

06 Mayıs 2021 - 8:16

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Aysel Bülez, 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü dolayısıyla bilgilendirmelerde bulundu.

Ebelik mesleği, otonomisi ve 178 yıllık tarihi olan profesyonel bir sağlık mesleğidir. Ebeler üreme sağlığı hizmetlerinde özellikle doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası dönemde kadını, yenidoğanı ve ailesini bütüncül yaklaşımla ele alır ve hizmet sunumunu gerçekleştirir. Ülkemizde 21-28 Nisan Ulusal Ebelik Haftası olarak kutlanmaktadır. Dünyada ise; 5 Mayıs 1992 yılında Uluslararası Ebelik Konfederasyonunun (ICM) kurulması ile 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. Her yıl ICM’in temaları öncülüğünde bugün uluslararası platformlarda olduğu gibi okulumuzda da coşku ile kutlanmaktadır.

Ebelik hizmetlerine yapılan yatırım, anneler ve bebekler için sağlık sonuçlarını iyileştirmek, anne ve yenidoğan ölümlerini ve ölü doğumları azaltmak için uygun maliyetli bir yaklaşımdır. Ebeler, kadınların ve ergenlerin cinsel sağlık ve üreme sağlığı ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan, kadınların ve yeni doğanların hayatlarını kurtarmak için temel ve istikrarlı sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmanın ve kaliteli bakım sağlamanın anahtarıdır. Bu demek oluyor ki ebelere yatırım geleceğe yatırım demektir.

Bu yıl KSÜ SBF Ebelik Bölümü olarak, moderatörlüğünü ebelik bölümü Arş. Gör. Hatice Gül Öztaş’ın üstlendiği, açılış konuşmalarını fakülte dekanı Prof. Dr. Sayın Deniz Tuncel Berktaş ve Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Aysel Bülez’in yaptığı ve davetli konuşmacı olarak İngiltere Surrey Üniversitesinde okulumuzu temsil eden Arş. Gör. G. Damla Kaya’nın katılımı ile “İngiltere’de Ebelik” konulu webinar gerçekleştirdik.

Covid-19 pandemisinde; ebelik rollerinin yanı sıra sahada Covid-19 takip ve aşılama görevlerinde de aktif rol alan bu süreçte fedakârca çalışan ebelerimizin, ebe öğrencilerimizin ve ebelik felsefesi ışığında mesleğe gönül vermiş öğretim elemanlarımızın 5 Mayıs Dünya Ebeler Gününü kutluyorum.

Temennim sağlığı iyileştirdiğimiz, geliştirdiğimiz, gelecek için sürdürülebilir otonomik ebelik hizmetlerinin yaygınlaştığı, sağlık şehidi vermediğimiz ve dünyaca coşku ile kutladığımız nice 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü etkinlikleri yapabilmek.

——————————————————————————–

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Kahraman, Dünya Sağlık Örgütünün her yılın Mayıs ayının ilk Salı günü olarak belirlediği ‘Dünya Astım Günü’ münasebetiyle astım hastalığı hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Hasan Kahraman’ın ilgili yazısı:

Astım, ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-15’inde görülen, kronik bir hastalıktır. Doğru tedavi ile kontrol altına alınabilmekte, kontrol altına alınamadığında ise günlük aktivitelerde ciddi kısıtlamalara yol açabilmektedir.

Astımda hava yollarında mikrobik olmayan bir iltihabi bir durup vardır ve ataklar halinde kendini gösterir, ataklar sırasında hava yollarını saran kaslarda kasılma, hava yolu duvarında ödem ve şişlikte artış olur, ilerleyen iltihapla birlikte hava yolu duvarı kalınlaşır. Hava yollarındaki salgı bezlerinden kıvamlı bir mukus-balgam salınır. Hastalar ataklar olmadığı dönemde kendilerini iyi hissedebilirler. Toz, duman, koku gibi uyaranlara maruz kalma sonrasında, hava yolları önemli ölçüde daralır ve havanın akciğerlere girip çıkması zorlanmış olur ve hastalarda öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissi gibi şikâyetler ortaya çıkar.

Astım hastalığının ortaya çıkmasında rol oynayan risk faktörleri kişisel ve çevresel risk faktörleri diye ikiye ayrılır. Kişisel risk faktörleri, kalıtım, cinsiyet ve şişmanlık gibi bireyin kendisine ve ailesine ait faktörlerdir. Anne ya da babadan birinde astım varsa çocukta astım olma olasılığı yüzde 20-30 iken her ikisinde de astım olması halinde bu oran yüzde 60-70’e ulaşmaktadır. Obezite tek başına astım için bir risk faktörüdür. Astım, vücut kitle indeksi > 30 kg/m2 olanlarda daha sık gözlenmekte ve tedavisi daha zor olmaktadır. Çocuk yaş gurubunda erkeklerde daha sık gözükürken yetişkinlerde kadınlarda daha sıktır. Çevresel risk faktörlerine baktığımızda sık karşılaştığımız bazı etkenler, genetik olarak yatkın olan kişilerde astımın ortaya çıkmasında ve hastalığın ağırlığı üzerinde önemli rol oynarlar. Bunlar arasında ev tozu akarları, polenler, küf mantarları gibi hava yoluyla gelen alerjenler yanı sıra, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, mesleksel uyaranlar, sigara dumanı, ilaçlar, ev içi/dışı hava kirliliği ve beslenme sayılabilir. Meslek olarak incelendiğinde çiftçilik ve ziraat işleri, boyacılık (sprey kullanılarak yapılan boyacılık dâhil), temizleme işleri ve plastik üretimi gibi iş kollarında astım daha sık görülür. Mesleksel astım, maruziyet başladıktan aylar ya da yıllar sonra ortaya çıkar. Anne sütü alan çocukların inek sütü veya soya proteini alan çocuklara göre daha az astım hastalığına yakalandığı ortaya konmuştur.

Uygun tedavinin yapılabilmesi için öncelikle doğru tanı konması gerekir. Her hastalıkta olduğu gibi kişiyi hekime götüren şikâyet, bulgular ve kişiye ait tıbbi öykü, tanı aşamasında çok önem arz etmektedir.

• Şikâyetlerin (öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi, hışıltılı solunum) tekrarlayıcı olması,

• Ataklar dışında bireyin kendini iyi hissetmesi,

• Şikâyetlerin özellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkması,

• Kişiye özgü alerjen ya da irritanlar ile belirtilerin ortaya çıkması,

• Egzersiz sonrası öksürük ya da hışıltılı solunum olması

• Soğuk algınlığının “göğsüne iniyor” olması veya belirtileri artırıyor olması,

• Belirtilerin kendiliğinden ya da uygun astım tedavisi ile düzelmesi,

• Ailesinde astım veya alerjik hastalık öyküsünün bulunması.

Bu yakınmalar ile gelen hastalarda muayene bulguları normal olabilir. Çünkü astım ataklar halinde seyreder ve bireyin aktif yakınmalarının olmadığı dönemlerde bulgu vermeyebilir. Astım tanısının kesin konmasını sağlayacak herhangi bir kan tahlili veya röntgen bulguları yoktur ve genellikle normaldir. Günümüzde astım tanısı için kullanılan en önemli tetkik solunum fonksiyon testleridir.

Astım atağına sebebiyet veren faktörler her hasta için farklı olabilir. Bu nedenle hastalar kendilerini rahatsız eden bu etkenleri iyi bilmeli ve mümkün olduğunca onlardan uzak durmalıdır. Astımda en sık görülen tetikleyici alerjenlerdir. Çevremizde bulunan, genellikle zararsız, ancak duyarlı kişilerde sorunlara neden olabilen maddelerdir. Her astımı olan alerjik değildir, alerjisi olan herkesin de astımı olması gerekmez. Çocuklarda astımın %80’i alerjik iken, erişkinlerde ise bu oran %50 civarındadır. Evde ya da dışarıda sık bulunan alerjenler; polenler, ev tozu akarları, küf mantar sporları, hamamböceği, hayvan tüyleri, süt, yumurta, fıstık, balık, buğday, soya gibi bazı besinlerdir. Solunum yolu enfeksiyonları, sigara dumanına maruziyeti, hava kirliliği, gastroözofagiyal reflü, stres ve duygusal değişiklikler ve bazı ilaçlar astım belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Egzersiz yani fiziksel aktivite bazen tek başına astım belirtilerini tetikleyebilmektedir.

Astım tedavisinin amacı, hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihaba bağlı daralmanın giderilmesi ve hastanın rahat nefes almasıdır. Alerjik astımlı hastaların en önemli tedavisi duyarlı maddelere karşı korunmadır, ancak genelde tek başına yeterli olmamakta ve ilaç tedavisi kullanması gerekmektedir. Astım tedavisinde çoğunlukla inhaler cihazlar kullanılır. Lokal etki oluşturan bu yöntem ile daha düşük doz ilaç ile etkili ve yeterli tedavi yapılmış olur. Bu ilaçlar iki grupta incelenir. Birinci grup ilaçlar rahatlatıcı ilaçlardır. İkinci grup ilaçlar ise astımdaki temel sorun olan hava yolundaki inflamasyonu azaltmaya yöneliktir. Sonuç olarak yukarıda bahsettiğimiz yakınmaları olan hastaların Göğüs Hastalıkları polikliniğine başvurması uygun olur.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
reklam